Virgin Atlantic, geçtiğimiz günlerde yüzde 100 biyoyakıt kullanarak bir ilki başardı. Ancak bu durum kafalarda soru işaretleri bıraktı. Zira uçak yakıtlarının sürdürülebilir olması için geniş bir tarım alanına ihtiyaç var.
Atlantik’i geçen dünyanın ilk yüzde 100 biyoyakıtlı tarifeli uçak olma özelliğini gösteren Virgin Atlantic’in Boeing 787 uçağı New York’a indi. Virgin Atlantic’in Boeing 787 uçağında fosil yakıt kullanmak yerine Sürdürülebilir Uçak Yakıtı (SAF) olarak adlandırılan bitki şekeri ve atık yağlardan elde edilmiş bir yakıt kullandı. Uçuş, Birleşik Krallık’ın havacılık başarısı olarak tanımladı. Zira uçuşu fonlayan Birleşik Krallık hükümetiydi.
BBC’nin haberine göre herkes bu uçuşun havacılık geleceğini temsil ettiği konusunda hemfikir değil. Biyoyakıt elde etmek için gereken biyokütle geniş bir kaynak yelpazesine ihtiyaç duyuyor. Bunlar, bitkisel maddeler, yemek atıkları ve hatta alglerden oluşuyor.
Biyoyakıtlar yandıkları zaman karbondioksit yaysalar bile yenilenebilir olmaları ve biyokütlesinin büyüdükçe karbondioksiti atmosferden uzaklaştırabileceğinden, kimileri sürdürülebilir seçenek olarak düşünüyor.
Sürdürülebilirlik için daha fazla alan
Buradaki sorun, havacılık gibi yakıta aç bir endüstriye güç sağlamak için gerekli olan biyokütlenin hacmi. Ağustos ayında akademik bir dergide yayınlanan tahmine göre, tarifeli uçaklarda yakıt olarak kullanmak için şeker kamışı üretmek istiyorsanız, 125 milyon hektarlık bir tarlaya ihtiyacınız var. Yani bu tarlanın büyüklüğü Kaliforniya, Oregon, Washington, Nevada ve Louisiana’nın birleşiminden oluşuyor.
Bu gerçekten çok fazla bir alan. Bazı uzmanlara göre eğer biyokütlenin atık kaynaklarını tek başına kullanmayı denerseniz, dünyadaki tüm uçakları havada tutmak için yeterince kaynağa asla sahip olamayacaksınız.