Uçak yolculuğu yapanlar, muhtemelen havaalanlarında yiyecek ve içeceklerinin “fahiş” fiyatlarla satıldığı gerçekliğiyle de karşılaşmışlardır. Havaalanında basit bir kahvenin ya da bir şişe suyun fiyatı çoğu zaman istem dışı bir olarak insana “bu bir soygun” dedirtecek nitelikte.
Ne yazık ki, tüketicilere genellikle başka seçenek bırakılmıyor. Güvenlik hattını geçtikten sonra, dışarıdan herhangi bir sıvı veya yiyecek getirmek kesinlikle yasak. Esasen mevcut seçenekler ve bunların fiyatlarıyla kısıtlısınız.
Kuşkusuz sinir bozucu olsa da, havaalanı yemeklerinin yüksek maliyetinin çok yönlü bir açıklaması var. Kira, havaalanı komisyonları ve ulaşım maliyetleri gibi etkenlerin bir bileşimi buna neden oluyor. Bu yüksek genel giderler de ürünün nihai fiyatına yansıtılıyor ve sonuçta müşteri tarafından karşılanıyor. Simple Flying bunun nedenleri şöyle inceleniyor:
YER KİRASI
Bir havalimanında yer kiralamak karmaşık bir süreç. Satıcılar, alanı nasıl kullanacaklarını ve havalimanına ve işletmeye nasıl fayda sağlayacaklarını detaylandıran bir Teklif Talebi (RFP) sunmak durumunda. Alan çok değerli olduğundan, şirketlerin havalimanında yer alabilmek için daha yüksek komisyonlar teklif etmeleri gerekiyor ve bu rekabet de fiyatları artırır.
Havalimanı yönetimi daha sonra işletmeyi titiz bir inceleme sürecinden geçirir ve ardından talebi onaylıyor veya reddediyor. Onaylandıktan sonra, bir havalimanı bir kira sözleşmesi gönderiyor. Bu kira sözleşmeleri aylık kira oranını belirliyor ve toplam satıştan bir komisyon alınmasını gerektiriyor.
Örneğin, 2022 yılında Portland Uluslararası Havalimanı (PDX) kira sözleşmesi, işletmelerden metrekare başına en az 80 dolar veya satışlar üzerinden yüzde 10-18 komisyon (hangisi daha yüksekse) talep etmekeydi. Havalimanındaki kira oranı Portland’daki standart oranın iki katı ve fiyat sınırı yok. Restoranlar ve gıda satıcıları genellikle daha küçük kar marjlarına sahiptir, bu nedenle ürünün fiyatı artmak zorundadır.
Havalimanlarının bu kadar çok şey istemesi haksızlık gibi görünse de, bu fonları bakım, işletme maliyetleri ve iyileştirmeler için kullanıyorlar.
TESLİMAT VE DEOPLAMA ÜCRETLERİ
Havaalanları genellikle tedarikçilerin olağan teslimat ağının dışında kalıyor ve park ücretlerini artırarak maliyetleri daha da yükseltiyor. Zorluk ve artan ücretler, tedarikçilerin malları bir havalimanına teslim etmek için prim talep etmelerine olanak tanır.
Havaalanında alan sınırlı ve bu nedenle depolama alanı normal bir işletmeye kıyasla azalııyor. İşletmelerin ekstra depolama alanı için prim ödemesi gerekiyor. Bunu yapamazlarsa, hafta boyunca birden fazla teslimat yapmaları gerekecek ve bu da maliyetleri daha da artırıyor.
Bazı işletmeler havaalanı dışında depolama alanı kiralamayı tercih eder, ancak yine de bu seçenekle ortaya çıkan ek nakliye maliyetleri var.
PERSONELİN ELDE TUTULMASI
Havalimanındaki işletmeler çalışanlarını elde tutmakta zorlanmakta ve sonuç olarak yeni personel yetiştirmek için daha fazla ödeme yapmak ve daha sık geçmiş kontrolü yaptırmak zorunda kalarak ek maliyetlere katlanıyor. Personel devir hızı çeşitli nedenlerden dolayı yüksek.
Büyük havalimanlarındaki satıcılar günün her saati çalışma eğiliminde ve bu sabah erken ve gece vardiyaları, özellikle hizmet personelinin maaş çeklerini tamamlamak için bahşişlere güvenmek zorunda olduğu Amerika gibi ülkelerde, çalışanları hızlı bir şekilde yıpratma eğiliminde.
Havalimanı şehirden uzakta olduğu için çalışanların ulaşım masrafları daha yüksek oluyor. Toplu taşıma genellikle düzensiz ve havalimanına ulaşmak oldukça uzun sürüyor. Gece geç saatlerde veya sabah erken saatlerde seyahat eden çalışanlar için mevcut değil.
Kişisel ulaşım araçları varsa, havalimanında park ücreti ödemek zorundalar. Örneğin, Seattle Uluslararası Havaalanı’nda çalışanlar aylık 75 dolar ödemeyi bekleyebiliyor. İşletme bunu üstleniyor. Ancak bu ücret müşteriye yansıtılıyor.
FİYATLAR ÜZERİNDE DENETİM YOK MU?
Havaalanı satıcılarının müşterilerinden ne kadar ücret alabilecekleri konusunda bir sınır yokmuş gibi görünse de durum böyle değil. Havaalanları genellikle bir işletmenin kendi çatıları altında faaliyet gösterirken ne kadar daha fazla ücret alabileceğini kısıtlar, buna “sokak fiyatlandırması” deniliyor.
Örneğin, bir Starbucks havaalanı dışında bir kahve için 4 dolar talep edebilir. Ancak, aynı Starbucks havaalanı içinde sadece cadde fiyatı artı belirli bir yüzde talep edebilir. Oakland Uluslararası Havalimanı’nda ürünlerin maliyet fiyatı cadde fiyatı artı yüzde 10 olarak kabul edilir.
UÇARKEN NASIL TASARRUF EDİLİR?
Havaalanında yiyecek ve içecekten tasarruf etmenin en iyi yolu hiç yememek elbette. Ancak bu da eoride basit, fakat pratikte zor. İşte havaalanlarında cüzdanınızın çok hafiflemesini önlemek için bazı daha gerçekçi ipuçları:
-Havaalanına boş bir su şişesi getirin: Çoğu insan havaalanında yemekten vazgeçme eğilimindedir, ancak genellikle susuzluklarını gidermek zorundadır. Bu da su, kahve ve çay gibi içecekler için para harcamalarına neden olur. Ancak, harcamalarınızı kısmak istiyorsanız, yanınıza boş bir su şişesi alın.
Neredeyse tüm havaalanlarında su şişesi doldurmak için kullanabileceğiniz kolay erişilebilir çeşmeler var. Böylece cüzdanınızı açmadan susuz kalmamış olursunuz.
-Kendi yiyeceğinizi yanınızda getirin: Bulunduğunuz yere bağlı olarak, organik gıdaları güvenlikten geçirmek zor olabilir. Ancak protein barları, cipsler, paketlenmiş kuru meyveler ve granola barlar gibi daha küçük ürünlere izin verilmekte. Dolayısıyla, havalimanına gitmeden önce bu ürünlerden birkaçını hazırlamak yiyecek satın alma ihtiyacını ortadan kaldıracaktır.
-Kredi kartlarını ve lounge ortaklıklarını kullanın: Bazı kredi kartları size havaalanı bekleme salonlarına erişim sağlayabilir. Bu salonlar genellikle uygun yolculara ücretsiz yiyecek ve içecek sunar. Küçük yazıları okuduğunuzdan ve kartınızın size ne hak verdiğini gördüğünüzden emin olun.
Süfyan Kızılarslan (Ajans Bizim)