Hava trafik kontrolörleri, özlük haklarıyla ilgili verilen sözlerin tutulmaması nedeniyle 24-25 ve 26 Mayıs’ta ‘görev başında inisiyatif almayacaklarını’ açıkladı. Eylemin, prosedürlerden taviz verilmeyeceği için havayolu şirketlerine ek maliyet getireceğine dikkat çekiliyor.
Hava Trafik Kontrolörleri ve Diğer Ulaştırma Çalışanları Sendikası (HTK-SEN), Hava Trafik Kontrol Kulesi’ndeki (KULE) görevlilerin başlatacağı eylemle ilgili basın açıklaması yaptı. Açıklamada, 24-25 Mayıs’ta yapılacak eylemin sonuç alıncaya kadar devam edeceği vurgulandı.
Eylem süresince; DHMİ Türkiye AIP’si (Havacılık Bilgi Yayını) ve diğer ulusal mevzuata harfiyen bağlı kalarak, hava trafik kontrolörlerinin yalnızca mesleki bakımdan zorunluluk teşkil etmediği halde iş yükü ve sorumluluklarını artırma pahasına yapılan direkt rota verme uygulamasını askıya alacağı kaydedeildi. Ayrıca meydan AIP’lerinde var olan standart push-back, motor çalıştırma ve taksi usullerine inisiyatif kullanmaksızın, harfiyen riayet edileceği belirtildi.
HTK-SEN’in yaptığı açıklama ise şöyle:
Bilindiği üzere geçtiğimiz yıl eylül ayında hava trafik kontrolörlerimizin özlük hakları, ülkemizin çıkar ve menfaatleri için başlatılan inisiyatif almadan çalışma faaliyetine yapılan üst düzey görüşmelerde verilen sözlere istinaden ara verilmiş, özlük haklarımıza ilişkin problemlerin yerel seçim sonrasında Ulaştırma Bakanlığı’nın torba yasasına eklenecek kanun maddeleriyle çözümleneceği vaad edilmişti.
Gelinen noktada ilgili makamlarca yapılan çalışmaların yıllardır olduğu gibi bir kez daha mahiyeti bilinmeyen “bürokratik engellere” takıldığı, “özlük hakkı içerdiğinden dolayı taslakların gündeme alınmayacağı” ve “sürecin akamete uğradığı” öğrenilmiştir. Ne hazindir ki rekor üzerine rekor kıran havacılık sektörümüzün temel aktörü olan hava trafik kontrolörlerimizin talepleri yine görmezden gelinmiş; aylardır süregelen umut vadeden söylemlerle filizlenen büyük beklentiler yerini derin bir sukutuhayale bırakmıştır.
Bir meslek grubu düşününüz ki maaşından emeklilik primlerine, eğitiminden kullandığı servise varıncaya dek tüm maliyetleri EUROCONTROL adlı kuruluş vasıtasıyla ülkemiz ekonomisine hiçbir yük olmadan karşılansın; kazandığı her bir liranın yüzde 35’i doğrudan devletimizin Hazinesine vergi olarak aktarılarak ülkemize döviz kazandırsın; dünyanın en stresli işlerinden birisini icra ederken, kendi inisiyatifiyle aldığı ilave risk ve sorumluluklarla havayolu şirketlerimize milyarlarca liralık yakıt ve zaman tasarrufu sağlasın; gösterdiği üst düzey performansla ülkemizi Avrupa’nın zirvesine taşısın fakat tüm bunlara karşın özlük hakları emsallerinin katbekat gerisinde kalsın.
41 üyesi bulunan EUROCONTROL teşkilatındaki diğer ülkeler hava trafik kontrolörlerine daha iyi ücretler ve özlük hakları sunarak ülkelerine daha fazla döviz girdisi sağlamak için adeta yarışırken, Sayıştay Başkanlığı KİT raporlarında yıllardır bu hususa işaret edilmesine ve benzer şekilde milli maliyetlerimizin artırılması gerekliliği defaatle vurgulanmasına karşın ülkemizde bir arpa boyu yol katedilemiyor oluşunun hiçbir izahı yoktur.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye Yüzyılı vizyonuyla hantal bürokrasiyi ortadan kaldırmak için öncülük ettiği bir hükümet sisteminde, Hazine ve Maliye Bakanımızın ihracat yoluyla döviz girdisini artırmanın önemini her fırsatta vurguladığı bir ortamda, hizmet ihracı niteliğinde bir iş icra eden hava trafik kontrolörlerimizin taleplerinin yok sayılarak, keyfi engellemelerle ülkemizin her yıl yüzlerce milyon Euro tutarında döviz kaybına uğratılması asla kabul edilemez. Yakın dönemde açıklanan kamuda tasarruf paketinin tamamı ile 100 milyar liralık tasarruf hedeflenirken, keyfi şekilde yapılmayan bu düzenlemeler ve milli maliyetlerimizin düşük olması sebebiyle ülkemizin her yıl yaklaşık 20 milyar liralık kayba uğradığı düşünüldüğünde meblağın büyüklüğü daha net bir şekilde anlaşılabilir.
Hava trafik kontrolörlerimizin büyük fedakârlık ve özverisiyle kırılan rekorlar sosyal medyada gururla paylaşılırken o emeklerin karşılığının ısrarla verilmeyişine; Avrupa ülkeleri bir yana, Irak, Afganistan gibi ülkelerin dahi katbekat altında ücretlerle istihdam edilişine; hizmet birim sayısı bakımından Avrupa’nın zirvesinde olan ülkemizin o hizmetin karşılığını alamayıp, ekonomimizin her yıl böylesine büyük bir kayba uğratılmasına sessiz ve tepkisiz kalmamız mümkün değildir.
Bu çerçevede, Sendika Yönetim Kurulumuzca hava trafik kontrolörlerimizin özlük hakları, ülkemizin çıkar ve menfaatleri için ara verilen inisiyatif almadan çalışma faaliyetimize devam etme kararı alınmıştır. Bu doğrultuda, sesimizi kamuoyuna duyurmak ve anılan hususlarda farkındalık oluşturmak maksadıyla 24-25-26 Mayıs 2024 tarihlerinde inisiyatif almadan çalışma faaliyeti icra edilecek ve taleplerimiz yerine getirilinceye dek bu faaliyet kararlılıkla sürdürülecektir.
İAÇ faaliyetimiz kapsamında, daha evvel detaylıca açıklandığı üzere Anayasa ve Kanunların bizlere sunduğu sendikal haklar çerçevesinde, tabi olunan ICAO Uluslararası Havacılık Kuralları, Sivil Havacılık Kanunları, DHMİ Türkiye AIP’si ve diğer ulusal mevzuata harfiyen bağlı kalarak, hava trafik kontrolörlerimizce yalnızca mesleki bakımdan zorunluluk teşkil etmediği halde iş yükü ve sorumluluklarını artırma pahasına yapılan direkt rota verme uygulaması askıya alınacak, meydan AIP’lerinde var olan standart push-back, motor çalıştırma ve taksi usullerine inisiyatif kullanmaksızın, harfiyen riayet edilecektir. Bu uygulamalar dışında, kamu yararı gözetilerek görev tanımının ve hizmet gereklerinin layıkıyla ifasına devam edilecektir.
İlaveten, VIP ve ambulans uçaklar, askeri uçuşlar ve İHA/SİHA’lar, havacılık kuralları çerçevesinde acil durum deklare eden trafikler için öncelikli iniş kalkış, direkt rota verme ve diğer her türlü inisiyatif dahilindeki uygulamalar sürdürülecektir.