Havacılık sektörü, son yıllarda kaydettiği büyük ilerlemelerle dikkat çekiyor. Türkiye’de 2023’te taşınan yolcu sayısı 214 milyonu aşmış, toplam hava aracı sayısı 700’lere yaklaşmış, pilot sayısı 15 binlere ulaşmış durumda…
Bu artışın devam edeceği de öngörülüyor. Ancak ne var ki, ilerleme sürekli “belli başlı şirketlerin tekelinde” seyrediyor. Piyasa adeta “çember altına alınmış vaziyette” ve içeriye fazla oyuncunun girmesine “bir türlü” olanak tanınmıyor.
Türk Hava Yolları “Bayrak taşıyıcı” olmanın avantajını her zaman iyi kullanan şirket. Diğerleri ise “düşük maliyetli” havayolu kategorisindeki iki şirket olan Pegasus Havayolları ve THY destekli Ajet. Antalya merkezli SunExpres’i ayrı tutarsak, charter olarak genellikle gurbetçilerin yaşadığı ülkelere sefer düzenleyen kimi şirketler yüksek sezonlarda devreye girseler de ağırlıklı olarak sektöre yön veren bu İstanbul merkezli bu 3 şirket öne çıkıyor.
SEKTÖRE YÖN VERMEYE ÇALIŞANLAR!
Kısacası, başta THY olmak üzere bu 3 şirket ne derse o oluyor adeta. Bilet kuralları, yolcu taşıma kuralları da hatta tavan fiyat rakamları bile bu şirketlerden gelen talepler doğrultusunda şekilleniyor.
Oysa, Türkiye’de sivil havacılık kurallarını belirleyen ve denetleyen Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) diye bir kurum var. SHGM, kısıtlı imkanlarla bu zorlu görevini yerine getirme gayretinde olan bir kurum. Türk havayolu sektörünü dizayn etme çabasındaki bu kurum gel gör ki, sorunlarını bile dile getirebileceği bir platform bulamıyor.
Gelişmiş ülkelere baktığımızda sivil havacılık faaliyetlerini düzenleyen, kontrol eden, gerektiğinde de yerinde müdahalelerde bulunan otoriteler hemen ön plana çıkabiliyor. Amerika Birleşik Devletleri Federal Havacılık İdaresi (FAA), havacılık sektördeki şirketlerin adeta korkulu rüyası. Nedeni ise şirketler üzerinde kurduğu sistemsel denetim, kontroller ve uygulamalar. Yine Almanya Sivil Havacılık Otoritesinin (LBA) ülkesinde titizlikle koordine ettiği yaptırımları gibi..
Türkiye’deki tüm havayolu işletmelerini ve bu işletmelerin uçak, helikopter, Havalimanı terminali, hangar, yer hizmetleri, balon dahil tüm araçlarının kontrol ve denetimlerinden sorumlu olan bu güzide kurumumuz, sorun, sıkıntı ve dertlerini yılda bir yayınladıkları “Yıl sonu faaliyet raporunun” son üç-beş satırında anca dile getirebiliyor.
SHGM SESİNİ ANCA RAPORLARINDA DUYURABİLİYOR
SHGM, 2023 Faaliyet Raporunda yıl boyunca yaptığı faaliyetleri sıraladıktan sonra “Belki gören eden olur” diye raporun sonuna sorunlarını ekleme gereğini hissetmiş. Eksiklik duyduğu konular dikkat çekerek sorun ve beklentilerini şöyle sıralamışlar:
-“Havacılık sektörünün büyümesiyle birlikte personel ihtiyacı artıyor. Uzman ve deneyimli personel istihdamı sağlamalıyız.”
Haklılar. Çünkü, Türk sivil havacılığını 304 personelle idare ediyorlar. Üstelik bu sayının sadece 144’ü kadrolu.
-“Personel ihtiyacı ve nitelikli insan ihtiyacımız var”
Haklılar. Çünkü; Hava trafik kontrolörü sayısı ise bir yılda yalnızca 21 kişi artarak 2045’e ulaşabilmiş. Bu da yüzde 1’lik bir artış oranına tekabül ediyor. “SANA” denetimlerini yapabilecek uzman sayısı ise sadece 20 kişi kadar maalesef.
-“Personelin çalışma alanları ile ilgili eğitimler verilmeli ve çalışma koşulları iyileştirilmelidir ve idari bina yetersiz.”
Buradaki haklılıkları ise daha geçen günlerde bir daha gün yüzüne çıktı. Pilotlar için yapılması gerekli olan PPL sınavını SHGM yemekhanesinde itiş-kakış gerçekleşebilen sınav skandalı, pilotların çektiği görüntüler aracılığıyla sosyal medyadan önümüze serildi.
-“SHGM’nin kurum bilinirliği ve tanınırlığı artırılmalıdır.”
Böyle bir isyanı var ki bu konuda da çok haklılar. Türk sivil havacılığının tüm kontrolünü elinde tutan bir kurumu vatandaş tam olarak tanımıyor ve görevlerinin ne olduğunu tam olarak bilmiyor. Uçak, havayolu, havalimanı denildiğinde ise medyada haber olarak işlenen THY, Pegasus, Ali Sabancı, Ahmet Bolat, Mehmet Nane, Bilal Ekşi, TAV ve İGA gibi şirket ve kişilerin isimleri sürekli ön plana çıkıyor. Egolarını tatmin etmek isteyen kimi üst yöneticiler de kurumsal seviyede yapılması gereken önemli açıklamaları, sosyal medya hesaplarından veya kontrolünü ellerinde tuttukları medya hesaplarından paylaşarak bilgi kirliliğine yol açabiliyorlar.
AVRUPA STANDARTLARI
-SHGM yöneticilerinin en çok mustarip oldukları bir konu da “Mevzuat ve teşkilat kanunundaki eksiklikler” olarak göze çarpıyor. İşlerine karışılmasından, ve kendilerine gelen dolaylı ve direkt baskıların önüne geçebilmek için yeni bazı düzenlemelere ihtiyaç duyduklarının sinyallerini veriyor bu maddeyle adeta. Bu konuda da yerden göğe kadar haklılar, “FAA ne ise biz de öyle olmalıyız“, kısacası “Sivil havacılıkta otorite biz olmalıyız” demeye denk getiriyor adeta…
SHGM Genel Müdürü Prof. Dr. Kemal Yüksek, havacılık sektöründeki faaliyetlerin dünya standartlarına uygun hale gelmesi için yüzümüzü Avrupa’ya çevirmemiz gerektiğinin de mesajını da direkt veriyor.
Türk sivil havacılığına yön veren kurumun bu haklı talepleri karşılanmaya başlandığında, bizler de SHGM’nin bu dört harfinin açılımının ne anlam taşıdığını kolayca anlarız.
Böylece, kamuoyu tarafından pek tanınmayan, “Yıllık Faaliyet Raporları”nda veya katıldığı toplantılarda adını duyabildiğimiz SHGM Genel Müdürü Prof. Dr. Kemal Yüksek’in kurumun başındaki isim olduğunu Google’a gerek kalmadan öğrenmiş oluruz.