Türk sivil hava taşımacılığında aktif olarak faaliyet gösteren şirket sayısı bir elin parmakları kadar bile değil. Charter odaklı uçan iki üç havayolunu hariç tutarsak, söz konusu bu şirketler Türk Hava Yolları (THY), Ajet, SunExpress ve Pegasus Havayollarından oluşuyor.
Ajet ve SunExpress, ortaklık yapıları nedeniyle THY’yi “Abi” olarak gördükleri ve hatırını kıramayacakları için bu üç şirketi aynı gruba koyabiliriz herhalde. Yakın zaman içinde ekonomik nedenlerle Onur Air, Atlasjet’in devre dışı kalmasıyla, Pegasus Havayolları sektörde tek özel havayolu kuruluşu olarak kaldı.
Böylece, 86 milyon nüfuslu koskoca Türkiye’de sivil hava taşımacılığı iki şirketin eline kalmış oldu. Durum böyle olunca da ülkede yolcu hava taşımacılığında bilet fiyatlarının ne olacağına, yeni uçuş hatlarının nasıl belirleneceğine kadar tüm kararları bu iki şirketin görüşleri, planlamaları ve dizaynı sonrasında karar verilir hale geldi.
Hangi kente hangi aylarda ne zaman uçulacağına, yolcu azlığı nedeniyle bu hatların aniden kapatılabileceğine, bilet fiyatlarının belirlenmesine, yaz aylarında yüksek sezona geldiğinde “Tavan fiyat” uygulamasıyla adeta “karaborsa maç bileti” gibi astronomik fiyatlı bilet satılabilmesine sadece iki şirket karar verebilir hale geldi maalesef…
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM), ülkemizde sivil havacılık faaliyetlerini düzenleyen, koordine eden ve denetleyici bir görevi olmasına rağmen, çoğu zaman “Başıma bir şey gelmesin” düşüncesiyle olsa gerek, eli kolu bağlı vaziyette bu şirketlerden gelen istek, görüş ve taleplere onay verme durumunda kaldı.
Kısacası, sivil hava ulaşımında bu iki şirket ne istiyorsa, o şekilde dizayn edildi özetle. Bir kente başlatılan uçak seferlerinde o yöre halkına hizmetten ziyade, o hattan elde edilecek gelir ince ince hesaplanıyor ilk önce. Şirketler, öncelikli olarak yolcu potansiyelini dikkate aldıkları için Türkiye’deki birçok kentin insanı, ne zaman uçakla, ne zaman otobüsle seyahat edebileceğinin hesabını, önceden yapamaz hale geldi.
Havayolu şirketi kurma düşüncesinde olan girişimcilerin önüne türlü türlü bahanelerle çekilen setler nedeniyle, Türk vatandaşları, mevcut şirketlerin “sembolik” olarak düzenlediği, sınırlı sayıdaki koltuklarında yer bulabilmek için internette canhıraş şekilde çaba harcadığınla kalıyor.
Bin bir güçlükle vize alabilmiş Türk insanı bile bu iki şirketin uyguladıkları fahiş bilet fiyat politikalarından sıyrılabilmek için tüm mesaisini Skyscanner’da bütçesine uygun bilet aramakla geçiriyor.
THY ve “düşük maliyetli olduğu iddia edilen” Pegasus Havayolları’nın uyguladığı şişirilmiş fiyatlar yüzünden kendilerine alternatif arayan Türk vatandaşları, biraz daha ekonomik bilet bulabilmek için TK’nın İstanbul kalkışlı uçakları yerine Atina üzerinden seyahat formülü arayışına giriyor mecburen. Bu iki şirketin bilet fiyat kıskacından kurtulmak için yol arayan Türk insanı, yine uzak doğuya Emirates, Avrupa ülkelerine de Sofya üzerinden Wizz Air veya Ryanair’le uçabilmek için adeta daldan dala atlamak durumunda kalıyor.
Özetle, Türk sivil havacılık sektörünün önü açılıp, piyasaya yerli ve yabancı yeni şirketler giremediği sürece, önümüzdeki yıllarda uçakla seyahat etmeyi planlayacak Türk insanının ucuz ve ekonomik bilet bulabilme ihtimali pek görünmüyor.
Sivil havacılığımızda THY ve Pegasus’un adeta “tekeline” dönüşmüş bu yapı kırılmadan, rekabetçi ortam oluşturulmadan, makul ve uygun fiyatlı seyahat etme imkanı yok gibi bir şey.
Neden mi? Çünkü, SHGM’nin pek müdahale edemediği bir ortamda her şey bu iki şirketin kontrolünde ilerliyor, ve de ilerleyecek maalesef!